Egemen ideoloji için halkın rızasını kazanmak önemlidir ki bu noktada devreye hegemonya girmektedir. Rıza kazanma pratikleri olan hegemonya, rıza ve baskıyı bir arada kullanmakta ve olası başkaldırıları engellemektedir. Bununla birlikte kaybedilebilir olan hegemonya, karşı hegemonya başarılı bir şekilde kurulduğunda egemenliğini yitirmektedir. Bu yüzden hegemonya ve karşı hegemonya için ikna önem arz etmektedir. Karşı hegemonyanın nasıl kurulduğunun iyi bir örneği olan La Casa De Papel dizisi, birçok izleyici için ele aldığı sistem eleştirilerinden dolayı sistem karşıtı ve direniş dizisi olarak görülmekte ve diziyle, dizideki ikonik simgeler de pek çok kesim tarafından benimsenmektedir. Bu noktadan hareketle, dizinin bir sistem eleştirisi mi yaptığını yoksa karşı hegemonya mı kurduğunu ortaya koymak çalışmanın problemini; dizide sistem eleştirileri olup olmadığını bulmak ise amacını oluşturmaktadır. Eleştirel söylem çözümlemesinin kullanıldığı çalışmada, dizinin bir soygun dizisi olmasından dolayı kurulan karşı hegemonyanın, hegemonik sistemi yıkmak için değil, soygunun gerçekleşmesi için kurulduğunu söylemek gerekmektedir. Bununla birlikte, dizinin sistem eleştirisi yapmaktan daha çok başarılı bir soygun hikâyesi anlattığı ve bu bağlamda da izleyicilerin esasında soyguncularla özdeşleştiği sonucuna varılmıştır.