Amaç: Bu çalışma koronavirüs salgını sırasında kendi istekleri üzerine Türkiye’ye getirilip 14 gün boyunca enfeksiyon kontrol tedbirleri alınan bir kurumda karantinada bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının depresyon, anksiyete ve durumsal suçluluk düzeylerini ve etkileyen risk faktörlerini tanımlamayı amaçlamaktadır.
Yöntem: 20 Nisan-21 Mayıs 2020 tarihleri arasında 14 gün boyunca karantina altında bulunan 385 kişi çalışmaya alındı. Veriler araştırmanın amacı hakkında bilgi verildikten sonra, bilgilendirilmiş onam formunu imzalayan katılımcılardan Sosyodemografik Veri Formu (yaş, cinsiyet, çalışma durumu, uyku bozukluğu olup olmadığı, televizyon ve internet kullanım süresi vb.), Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ), Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) ve Suçluluk Ölçeği (SÖ) ile toplandı.
Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 35, 32±11, 7 olan, 84’ü kadın toplam 385 katılımcı alındı. BAÖ ve BDÖ’ne göre katılımcıların% 14, 5’i anksiyete ve% 17, 1’i depresif belirti düzeyine sahipti. Yapılan regresyon analizinde anksiyete için kadın cinsiyet, uyku bozukluğu olması, 8 saat ve üstünde internet kullanımı, kronik hastalığın olması; depresyon için ise kadın cinsiyet, 18–30 yaş aralığında olmak, uyku bozukluğu olması, psikiyatrik hastalık öyküsü, 8 saat ve üstü internet kullanımı risk faktörü olarak bulundu. Durumsal suçluluk duygusu hiçbir sosyodemografik faktörle anlamlı ilişki göstermedi.
Sonuç: Kadın cinsiyet, genç olmak, psikiyatrik hastalık öyküsü, kronik hastalık varlığı, uyku bozukluğu, 8 saat ve üstünde internet kullanımı daha fazla anksiyete ve depresif belirti düzeyi için risk faktörü olarak bulunmuştur. Karantina sırasında sağlıklı uykuyu sürdürme yöntemleri hakkında dijital ortamlarda halkı eğitmek, yanlış bilginin aşırı dolaşımı ile etkin mücadele, enfeksiyona karşı daha savunmasız olan psikiyatrik ve kronik hastalığı olanların yeterli tıbbi bakım almalarının sağlanması önemlidir.