“Yedi Uyurlar” olarak da bilinen Ashâb-ı Kehf hikâyesi İslamiyet’in yanı sıra Hristiyanlık’ta ve pek çok kültürde çeşitli şekillerde anlatılagelmiş bir hikâye olmuştur. Bu hikâyenin Kur’ân-ı Kerim kıssalarından birisi olması onu, halk tarafından sevilen ve kutsallık atfedilen efsanevî/menkabevi bir hikâye hâline getirmiştir. Halk tarafından Allah’a yürekten inanışın ve yeniden doğuşun sembolü olarak düşünülen bu hikâye, divan şairleri tarafından da işlenen bir konu olmuştur. Divan şairleri pek çok kaynağa telmihler yaparlar. Telmih;“dinî, tarihî ve efsanevi kişi ve olaylara işaret etme sanatıdır”.“Kur’ân-ı Kerim” ve “Efsanevi-Menkabevi Hikâyeler” divan edebiyatı şairlerinin beslenmiş olduğu ve telmihler yaptığı kaynaklardan sadece ikisidir. Divan şiirinde şairlerin telmih unsuru olarak kullandığı konulardan birisi de gerek Kur’ân-ı Kerim’de gerekse “Efsanevi-Menkabevi Hikâyeler” de söz edilen Ashâb-ı Kehf hikâyesi olmuştur. Ashâb-ı Kehf hikâyesi divan şiirinde bir mesnevi konusu olarak ele alınabildiği gibi hikâyeyi bize anımsatmak amacıyla bu hikâyenin sadece bir yönüne telmihler de yapıldığı görülmüştür. Ashâb-ı Kehf hikâyesine yapılan telmihler;“Kehf” suresinde geçen Ashâb-ı Kehf hikâyesine ve “Kehf” suresine yapılan telmihler”,“bir sığınak olarak “kehf”(mağara) kelimesine yapılan telmihler”,“köpekleri “Kıtmir” e yapılan telmihler” ve “Ashâb-ı Kehf hikâyesinde geçen kişilerin isimlerine yapılan telmihler” olmak üzere dört grupta toplanabilir. Bu makalede dinî-tasavvufî halk hikâyeleri içinde olduğu kadar divan şiiri geleneğimizde de yeri olan Ashâb-ı Kehf hikâyesi ifade ettiğimiz telmihler yoluyla ele alınacak ve divan şiirimizde bu konuya telmih yapan şairler tespit edilerek divan şairlerinin bu hikâyenin hangi yönlerine göndermeler yaptıkları ortaya konulmaya çalışılacaktır.